Önce Kız Takoz vardı…

2011’in ilk aylarıydı… Küpşehir sergisinin yapıldığı ALAN İstanbul ekibinden Efe, bize yeni bir sergi önerisiyle geldi. Sergi mekanı Lucca olacaktı. Lucca gibi popüler bir mekanda sergi açma fikri, tabii ki de çok cazip gelmişti. Ama o sıralarda Creative Bonanza olarak o kadar yoğun bir iş temposu içindeydik ki, bu konuya eğilme fırsatını bir türlü bulamadık. Beş yıl önce, on yıl sonra derken, Temmuz ayı civarında işler biraz duruldu. Fırsat bu fırsat deyip, zaman zaman bizi arayarak sergi konusunda yoklayan Efe’ye haber saldık. Birkaç toplantı, birkaç da telefon görüşmesinin ardından, serginin temelleri atıldı.
Bir iki ay içinde de serginin konusu netleşti: Besin zinciri! Eh, mekan yeme-içme üzerine olunca, konunun da yemekle ilgili olması kaçınılmazdı. Zaten konunun mekanla bağlantılı olması, artık bir Bonanza klasiği haline gelmişti. Bu sırada tasarımlar da yavaş yavaş şekilleniyordu. Serginin daha ismi yoktu ama cismi ufak ufak belirmeye başlamıştı.

Ozan HAM HUM’un hazırlıkları sırasında kendini aşarak, bir rekora imza attı. Dikişte süpersonik hıza ulaşan Ozan, bir oturuşta bir ıstakoz, bir timsah, bir de balina dikebiliyordu. Tabii bunda Bonanza’daki ikinci sanayi devriminin ve 10 kaplan gücündeki Bülent’in de katkıları asla yadsınamazdı. Bu kez sanayi devriminin mimarı Ozan oldu. Bülent ile birlikte karınca gibi çalışıp, kısa zamanda çok yol aldılar.
Önce Kız Takoz çıktı ortaya, sonra onu yiyen Cız Bız, derken parçalar birer birer yerine oturmaya başladı. Zaten serginin açılış tarihi de (9 Şubat 2012) giderek yaklaşıyordu. Bu arada sergiyi hala isimlendirmemiş olmamız bize küçük çapta bir panik yaşatsa da, bu durum kısa sürdü ve isme karar verildi: HAM HUM!

Artık ana parçalar sonlanmış, sergi isimlendirilmişti. Ama hala bir şeyler eksik gibi geliyordu… Berkay sergi hazırlık çalışmalarını bir kısa film haline getirmiş, ben de (yani Zeynep) her birine kişiliklerini anlatan birer profil hazırlamaya başlamıştım, ama ı-ıh… Başka bi şeyler daha lazımdı. Tabii ki bu eksiği, her sergide kendini yeni bir fikirle zorlamayı seven Ozan doldurdu. Kumaş ve suni derileri kullanarak, bu kez iki boyutlu illüstratif tablolar hazırladı. Tabloların her birinde, yine çeşitli karakterlerin birbirini yediği sahneler bulunuyordu. İşte şimdi HAM HUM’a tam olarak hazırdık.


Ama neden birkaç şey daha yapmayalım ki? Mesela HAM HUM’un balinası Eftelya… Onu bir lamba haline getirsek? Ya da Kız Takoz… Kolyesi olsa kesin takardım diye düşünürken başımıza bir iş daha açmayı başardık. Galiba iyi de ettik. Bu vesileyle geçen sene açıp da bir kenarda tozlanmaya bıraktığımız, tasarım ürünleri markamız Hoi’yi de tekrar ayağa kaldırmış olduk. Macera tüm hızıyla sürüyor, o balina benim, bu karga senin koşturuyoruz şu sıralar. Tüm derdimiz whatthehoi.com web sitesini sergiye yetiştirmek. Hoi’lerle ilgili yeni gelişmelerden sizi haberdar edeceğiz merak etmeyin.

O zaman HAM HUM’un 9 Şubat Perşembe günü, Bebek Lucca’daki açılışında görüşmek üzere… HAM HUM’lardan Nuri&Huriler’in de dediği gibi; “Yolu sergiden geçen herkesle, bir gün bir yerde buluşacağız.”

Yorum bırakın